Kendini sabote etme öyle bir şey ki; bir hedef için heyecan duyduğunda, birdenbire bilinçsizce, o hedefe ulaşmamızı engelleyecek bahaneler üretiriz.

Bazı kadınlar için, büyük olmak, görünür ve güçlü olmak bilinçsiz bir şekilde sanki annelerine ihanet ediyormuş hissi verir ve bu bilinçsizce yapılan suçluluk hissine çare olabilmek için kendilerini sabote ederler.

Anne yarası ve kendini sabote etme arasındaki ilişki oldukça karışıktır. Bunu bu makalede elimden geldiğince açıklayacağım. (Size tavsiyem, elinize bir fincan çay alın ve rahat bir koltuğa oturun. Oldukça uzun bir makale olacak!)

Bu kalıp bizim çok erken yaşlardaki gelişimimizden başlıyor ve bu sebeple çok sinsi olabilir. Çocuklar, hayatta kalmaları pahasına tüm bedeline rağmen,  biyolojik olarak annelerinin onayına çok sağlam bir şekilde bağlıdırlar.

Yetişkin bir kadın olarak, bu kalıp bilinçsiz bir şekilde hala işliyor olabilir. Hâlâ kendi mutluluğumuzu annemizin mutluluğu üzerine kuruyor olabiliriz. Annenizin mutsuzluğunu gözlemleyebilir ve kendi başarılarınızdan dolayı suçlu hissetmeye başlayabilirsiniz. Bu, özellikle kız çocuğu olan ebeveyn kadınlar arasında sıkça görülen ortak bir durumdur. (Kızlarını kendi içlerindeki iyileşmemiş çocuğa vekil bir ebeveyn olarak kullanırlar.)

Kendini sabote etme, terk edilme ve anne tarafından reddedilmeye karşı korunmak için  bir nevi hayatta kalma mekanizması olarak da hizmet edebilir.

Bilinçsiz olarak şöyle düşünebiliriz; “Eğer annem yalnızsa, mutsuzsa, rahat değilse, acı çekiyorsa, düşkünse, vb; tam anlamıyla mutlu veya başarılı olamayabilirim.” Bu, hâlâ hayatta kalmasını annesinin iyi olmasına dayandıran içimizdeki çocuğun bakış açısıdır.

Kadınlardan duyduğum en ortak konu ise; “Ben zorlukları tecrübe ettiğimde annem daha mutlu oluyor. Ama ne zamanki benim hayatımda işler yolunda gitmeye başlıyor, artarak daha soğuk, daha uzak ve daha eleştirel oluyor.

Başka bir ortak konu; “Bazı zamanlarda, annemin beni ortadan kaldırmak istediğini hissediyorum.”

Bu çok bilinçsiz ve istem dışı olan davranış genellikle anneler tarafındadır. Fakat maalesef madalyonun diğer tarafında kendi kızlarını kendi mutluluklarından sorumlu tutmaya gönüllü olan anneler var. Baba erkil kültürlerde yetişen bazı kadınlarda bilinç yoksunluğu sebebiyle bu durum mümkündür; kadınlar kendilerini sahiplenilmiş hissederler, kurban olma psikolojisi seviyesine göre yetkilendirilirler ve bu kültürde içsel ruh durumları sürekli kabul görmek ve sevilmektir. Trajiden başka bir şey değildir.

Babaerkil kültürlerde, ebeveynin gücü sorgusuz sualsiz kabul edilir ve kolaylıkla suistimal edilir; iktidarın gücü. Bir anne evladının içinde ona acı veren ruhsal bir yarasını nasıl tetikleyebildiğini doğrudan ele almaz veya kabullenmezse, kendi içinde gölgede kalmış yaralarını rahatlatmak için bilinçsizce kızına zulmeder.

Kendi başına tetikleyicilik problem değildir; çocuğunuzun bazı anlar tetiklenilmiş hissetmesi normal bir durumdur. Direkt olarak ele alınmadığında problemdir ve anne yaralarını çocuğu üstüne hedeflendirir.

Kötü niyet uğruna, kendi acılarını ele almayan babaerkil daha uç bir anne örneği olarak; bilinçsizce kızına şu mesajı iletebilir:

“Senin güdüklüğün bana güven veriyor. Senin güdük kalman beni acılarımdan koruyor. Lütfen tam olarak kendin olma – çünkü bu bana nelerden vazgeçmem gerektiğini hatırlatıyor. Lütfen beni benim acılarımla başbaşa bırakma. Bu şekilde hepten yalnız kalacağım. İyi kız ol ve benim için benim acılarımı sen taşı.”

Babaerkil düşünce yapısında büyüyen annelerin konuşulmamış mesajlarından daha fazla örnek vermek gerekirse: (güçsüz hissetmekten ve kendi hayatının kontrolündan ziyade başkalarının hayatını elinde tutmak istemekten kaynaklanır.)

  • Tam olarak kendin olduğunda, kendi gerçeğini önüme koyduğunuzda, aslında bana karşı nankörlük ediyorsun.
  • Acı çekmenizle onurlanır çünkü; “bak ben seni bu dünyaya getirirken ne kadar çok acı çektim.” der.
  • Ben senin annenim ve her halükarda; seni kötülesem de, seni suiistimal de etsem bana saygı duymalısın, ben bunu hak ediyorum.
  • Sen kendi hedeflerine ulaştıkça ben kendimi yetersiz hissediyorum.”

Güvenli olmakla  tehdit edici olmak arasında bir ilişki durumu ortaya çıkar.

Birçok kadın için, EN ZOR şey annenize onun acılarını ve iyileşme sürecini sahiplenmesine izin vermektir. Bu, annenizi memnun etmek için sahte bir benlik gösterme ihtiyacını serbest bırakmak ve onun yerine onaylanmamış olduğunu ifade etse bile, otantik benliğiniz olmaktır. Bu annenizin, yolunuzu şaşırtmasına ve bir mücadele içine girmenize  izin vermeden, sizin gerçeğinizle ilgili ne kadar memnuniyetsiz olduğunu ifade etmesine izin vermenizi kapsar.

Siz kesinlikle, annenizin kendi derslerini ve zorlukları anlamasına izin vermek için problemleri onun için çözmemeniz  sizin “kötü bir kız evladı” olduğunuz anlamına gelmez.

En iyi çözüm, annenizin kendi acı veren, belki de dertlerini ve tasalarının canlandıracak derslerini ve problemlerini sahiplenmesine izin vermek, onun gerçek şifalanma ihtiyacıdır, ama bu seçenek sadece anneniz buna açık olduğunda ve büyümeye istekli olduğunda işe yarar. Talihsiz gerçek şudur ki; bazı anneler açık olarak, kendi acılarından kurtulup iyileşmek için hiç istekli değildirler ve hatta kızlarını kendilerinden sorumlu tutmayı tercih ederler.

Bir kız evlat olarak, kendi kişiliğinizi, orjinalliğinizi, gerçeğinizi, gücünüzü, vs ifade ettiğinizde, eğer annenizin karşıtlıkla tepki verme kalıbı varsa, sizin özgün ifade şekliniz sebebiyle, annenizde daha önce hiç ortaya çıkmamış çekirdeklerin canlanarak çiçek açmasına sebep olabilir. Anneniz sizin gerçeğinizi, hayatta önemsediğiniz şeyleri, özgün kişiliğinizi, kendi ailesini ve babaerkil çevresini korumak adına kendi benliğini terk etmek durumunda kaldığını gösteren, acı veren bir reflektör ile tecrübe ediyor olabilir. Bu, kendini kaybettirecek ve kendini aşan derin tasaların tetiklenmesine sebep olabilir. Eğer, tam olarak tasalarını hissetme ve onların üstünde çalışma kapasitesi yoksa veya buna istekli değilse; asabiyet, manupülasyon, rekabet içine girme, kıskançlık veya vazgeçme gibi davranışlarla tepki gösterebilir.

Annenizin yoksunluğu SİZİN yapacağınız hiçbir şey ile çözülemeyecektir.

Sizin güdük ve mutsuz kalmanızla onun acılarının yerini başka bir şey dolduramaz. “Yumurta kabuklarının üstünde yürümek ve tekneyi sallamamak” kısa dönemlik bir huzur için sonuç verici olsa da, uzun dönem için kendi yaşam gücünüzü annenizin acılarıyla elinizde tutuyorsunuzdur. Bu bir tür kendi gücünüzü dışarı atmaktır. Annenizin sahibi değilsiniz.  Sizin mutsuzluğunuz ve memnuniyetsizliğiniz hiçbir zaman onun acılarını ve mücadelesini iyileştirici olmayacaktır. Kendi durumunu değiştirecek aksiyonları alması gereken tek kişi  yine kendisidir.

Kendini sabote etme formatı içinde, duygusal olarak annemizin sorumluğunu aldığımızda, aslında annemizin iyileşme sürecine kısıtlama koyuyoruz, böylece onun illizyonuna suç ortaklığı yapmış oluyoruz. Ve kayıtsız olarak kendi hayatlarımızı annemizin hiçbir zaman gelmeyecek onayını bekleyerek askıya alıyoruz.

Hem kendimiz hem de annemiz için EN İYİ çözüm, o mutsuz olduğunda kendimizden emin bir şekilde ve defans göstermeden kendi değerlerimizi ve özgünlüğümüzü korumak olacaktır.

Ben bu mutsuzlukları “anne öfke nöbeti” olarak adlandırıyorum, çünkü annenin içindeki iyileştirilmemiş çocuk işlenmemiş acıları, kızını sorumlu tutarak, onun üstüne yansıtmaya başlar. Eğer kızı annesine karşı fazla itaatkar, hürmetkar veya boyun eğen bir rol üstlenmişse, ve şimdi ilişkinin dinamiklerini, kendi özgünlüğüyle tam olarak gerçekleri ifade ederek değiştiriyorsa bir anne öfke nöbeti kaçınılmazdır. (Kızının sınır çekmesi, gerçekleri konuşması, iletişimi sınırlandırması, annesinin inançları ile aynı çizgide olmayan özgün seçimler yapması gibi şekillerde olabilir.)

Bu anne nöbeti anında, anneniz sizi tam anlamıyla kızı olarak GÖRMÜYOR, daha ziyade sizi reddettiği kendi annesi gibi görüyor. Bu yüzden o anda sizi yok etmek istiyor – bu annenizin içindeki kızgın çocuğun geriye giden enerjisi, ki bu enerji ile bütünleşmesi ve içinde bunu iyileştirmesi gerekiyor. (Burada anlamanız gereken annenizin davranışını kişisel olarak almanız duruma yardımcı olmayacaktır. Ve bu kesinlikle sizinle alakalı değildir.)

“Anne öfke nöbeti” çok küçük bir mutsuzluktan, hırçın ve tehlikeli bir öfkeye, kıskanç bir vazgeçmeye veya somurtmaya dönüşen kocaman bir dizi serisine dönüşebilir. Sizi sevmediği bir isimle benzeştirerek veya hayatınızda bir sefer yaptığınız ama çok utanmanıza sebep olan bir hatanızı tekrar tekrar yüzünüze vurarak, kendisine duygusal bir koltuk değneği sağlayabilir. 

Bu öfke nöbetinin yoğunluğu veya süresi kendi Anne Yarasından nasıl ve ne kadar acı çektiğine bağlıdır.

Hiç kimse kurban olmak veya bu tarz bir olayın içinde olmak istemez, çünkü bu durum inanılmaz şekilde yaralayıcı ve rahatsız edicidir. Bu tüm bedelleri korumak veya itiraz etmeyi istemek için anlaşılabilir bir durumdur. Ve içinizdeki çocuk bu durumdan dolayı çok korkmuştur. Önemli olan  içinizdeki çocuğu siz güvende olmasanız bile onu koruyacağınıza inandırmanızdır. Şimdi, bu tecrübe ışığında içinizdeki çocuğa destek olabilecek kapasitede bir yetişkinsiniz. İşte burası kendini sabote etmenin kırıldığı yerdir ve anne yarasını iyileştirmenin en önemli adımıdır. (Buna hazır olmak ve bunun için adım atmadan önce tam olarak sağlam  bir duruş önemlidir. Bunun üzerinde çalışmak biraz zaman alabilir.)

Bu öfke nöbetiyle başa çıkacaksınız ve hayal ettiğinizden daha fazla yollarla özgürleşeceksiniz. Yalnızca sonuçlarına duygusal olarak iyi hazırlanmalısınız. Annenizin yüzüne karşı verdiğiniz cevaplar birçok kişi için değişik gelebilir ve bu sadece sizinle anneniz arasındaki özel dinamiklerdir. Zor ve önemli olan nokta kurban, suç işleyen veya kurtarıcı dramasına düşmemek, ama kendi gerçeğiniz içinde ayakta kalabilmektir. Örneğin, bu konuşarak veya sessiz kalarak olabilir. Üstüne yansıtılan şey en fazla izin ve yetki verilen şeydir ve anne öfke nöbetine karşı verilen uygun cevaplar onun keşfedilmesi için güçlü bir süreçtir.

Annenizle ilişkinizdeki kalıpları değiştirmek için atacağınız öncelikli adım olarak derin bir şekilde yansıtmanızı öneririm. En önemli kısım, yüzleşmeden önce, içinizden bu gücü ve desteği alıyor olmanızdır.

Kendinizi Sabote Etmeyi Nasıl Durdurursunuz?

Bu kalıbı kıran deneyim annenizin sizi reddetmesiyle başa çıkabileceğinizi anlamanızdır ve kabul etmenizdir. Bu sizin entelektüel, yetişkin mantığınıza çok aşikar görünebilir, ama içinizdeki çocuk veya beyninizin ilkel duygusal tarafları bunu hâlâ çok tehlikeli ve çok riskli bir yol olarak hissedebilir. Bu yüzden biraz ilerler sonra bir yerlerde patlarız, bilinçsizce kendimizi güvensiz hissederiz ve tekrar suçluluk duyan, duygusal koruma içine giren, başkalarını memnun etmeye çalışan, varolanlar için özür dileyen, başkalarının onay ve doğrulamasına bağımlı olan  eski kalıbımıza döneriz.

Küçük ve sıkışmış hissetmek hiçbir zaman iyi hissettirmez, ama içimizdeki çocuk GÜVENDE hisseder.       

  • Kendini sabote etmekten kurtulmak için özgün olmak = terk edilme, reddedilme (anneyi kaybetmek) arasındaki bağı kırmaya ihtiyacımız var.
  • Ve şu YENİ bağı kurmaya ihtiyacımız var; özgün olmak = güvende olmak, sevilmek, el üstünde tutulmak (içimizdeki anne tarafından)

Anne ve kız çocuğu arasındaki sağlıklı duygusal ayrılık her iki tarafın bireysel olarak zenginleşmesi, özgünleşmesi ve aralarındaki yürekten beslenmeyi sağlamaları için ihtiyaçları vardır.

Tam anlamıyla kendi değerimize sahiplenmek ve kendi büyüklüğümüzü yaşamak için, onaylanmamaya, yanlış anlaşılmaya ve görünmemeye istekli olmalıyız; ki kendimizi daha derinden güvende, daha sevilen ve kendi içimizde sevgiyle anılan biri olarak hissetmemize yardımcı olsun. Bu içsel güven ortamını yaratmak için yeni denemeler, yenilikler, yaratıcılıklar ve orjinalliğe ihtiyaç vardır. Kendi içimizde keşfedilmeyi ve açığa çıkarılmayı bekleyen sınırsız hediye vardır. Kendini sabote etmeyi iyileştirirsek, içimizdeki bütünlüğümüze erişmek ve bundan zevk almak için daha özgür birine dönüşürüz.

Yansıtma için sorular:

  • Siz küçük bir kız çocuğuyken; annenizin size övgüyle, ödülle, onaylamayla, doğrulamayla ve sevgiyle dönüş yaptığı durumlar nelerdi?
  • Ve hangi durumlarda anneniz size reddetme, agresif husumet, geri çekinme, kin, kıskançlık veya acıyla size dönüş yapardı.

Çocukluğunuzda karşılaştığınız tepkilerle, yeni heyecan verici girişimlere ve hedeflere yaklaştığınızda karşınıza çıkanlar arasındaki bağlantıyı görüyor musunuz? Acaba içinizdeki çocuk kendinizi sabote ederek sizi daha mı güvende tutmaya çalışıyor? Belki de küçük bir egzersizle içinizdeki küçük kız çocuğuna geçmişte olan şeylerin şu anda bir tehlike yaratmadığını yazarak anlatabilirsiniz, çünkü artık büyümüş bir yetişkinsiniz. Yaşadıklarının acısıyla ve güvenlik arzusuyla empati kurun.  Güvenliği için tecrübe ettiği ve arzuladığı acının önemini anlatın ona. An itibariyle güvende olduğunu gösterecek yolları düşünün. İçinizdeki çocuğu her gün yatıştırın ve eğitin ki, size olan güveni artsın.

Kaynak: Understanding Self-Sabotage and The Mother Wound isimli makalenin çevirisidir.