Hayatımızda başımıza ne geleceğini bilemiyoruz ancak başımıza gelen olaylara ne tepki vereceğimizi biz seçiyoruz. Bu seçimlerimizin sonucunda ise hayatımızı nasıl yaşayacağımızı kendimiz belirlemiş oluyoruz. Bu nedenle hayatımızı yaşarken bizlere seçme özgürlüğü verilmesi nedeniyle hayatımızın kendi kontrolümüzde olduğunu hatırlamanızı rica ediyorum.
Hayatta başımıza gelen olaylar karşısında bu olaydan ders alıp büyümeyi seçebiliriz veya başımıza gelen durumu, insanları suçlayarak gelişimimizin önünü tıkarız. Burada kabul etmek büyümemizin sebebi olurken, başımıza gelenleri inkar etmek güdük kalmamıza sebep olurken özgüvenimize de hatırı sayılır zararlar veriyor.
Yazının başlığının ilk okuyuşta çok dini içerikli bir soru olarak durduğunun farkındayım. Lakin amacım bu değil. Hayatımızda başımız sıkıştığında durumu kotarmak için inkar edenlerden misiniz yoksa durum ne kadar kötü olursa olsun durumu kabul edip sorunu çözmek için uğraşanlardan mısınız?
Kendi deneyimlerim sonucunda inkat edip suçlamayı seçmenin ana sebebin yetersizlik duygusu olduğunu tespit ettim. Başarısız olma korkusu, yanlış bir şey yaptıysak saklamak eğilimi toplumumuzda hem çocuklar arasında hem de yetişkinler arasında çok yaygın bir durum. Yaşadığımız dünyada birçok kişinin yetişkin çocuk olarak yaşamını devam ettirdiğini düşünürsek bu duruma çok da şaşırmıyorum. Petra Bock’un MindFuck Koçluk kitabında, insanların içinde, yetişkin ben, çocuk ben, ana-baba ben olmak üzere 3 ayrı benlik olduğunu söylüyor. İnsanın her durumda en doğru tepkiyi verebildiği ve bu tepkiyi verirken rahat ve huzurlu olduğu benliğin Yetişkin Ben benlik durumu olduğunu belirtiyor. Sizce durumu kotarmak için konuyu saptırmak, demogoji yapmak, ağlamak vb. yapılan her eylem hangi benlik tipine ait olabilir ? Verdiğiniz tepkiler anlık bir çözüm gibi dursa da orta ve uzun vadede karşınızdaki kişi sizinle yetişkin-yetişkin ilişkisi kurmak için bulunuyorsa, bu tarz pasif agresif tepkilerinizle aranızdaki güven ortamına zarar vereceğinizi bilmelisiniz. Yaşanan aksaklıklar nedeniyle başkalarını veya karşınızdakini suçlayarak durumun sorumluluğunu almamayı seçmeniz, daha da ötesi terör estirerek karşınızdakini susturmaya çalışmanız, bu durumlarda yapmamanız gereken davranış örnekleridir.
Herhangi bir ilişkimizde egomuz ilişkimizdeki güven duygusunun önüne geçtiğinde ilişkimizdeki samimiyeti ve sevgiyi kaybetmeye başlıyoruz. Eğer bu ilişkiyi bozmak çıkarlarımıza ters düşücekse o zaman ilişkimiz, samimi gözükülen ancak bir o kadarda samimiyetsiz olunan bir ilişkiye dönüşecektir. Samimiyetsiz insanların ortak özellikleri hakkında Beyhan Budak’ın Samimiyetsiz İnsanları Nasıl Tanırsın? videosunu izlemenizi öneririm.
Sevgi ve saygılarımla
Serhat ÖZDOĞAN