Hayatta insanların en çok yaşamak istediği ancak yaptıktan sonra en çok şikayet ettiği, büyük çoğunluğun her fırsatta pişmanlıklarını ve mağduriyetlerini paylaştıkları tek olayın “Evlilik” olduğunu söyleyebilirim. 42 yaşında biri olarak, yıllar boyu, benden önce evlenmiş ancak her fırsatta, “Koçum sakın evlenme!!!!” diyen kişilerle arkadaşlık ettim. Bugün onları daha iyi anlamama sebep olan bir aydınlanma yaşadım ve sizlerle bunu paylaşacağım. Hazır mısınız? :-))

Şimdi bir hayal edin. Pazar sabahı, eşinizin arkadaşı,eşi ve çocukları size kahvaltıya gelecek. Eşiniz dünden beri hazırlıklar yapıyor. Kahvaltıda bir kuş sütünün eksik olacağı şimdiden belli oluyor. Aksilik buya, sizde hazırlıkların yapıldığı gün ayağınızı burkmuşsunuz. Eve geldiniz. Bir baktınız ki iyice şişmiş. Sabah erkenden hastaneye gidip bir kontrol ettireyim diye düşünürken ertesi günün bayram tatili öncesi haftasonu tatiliymiş. Herkes fırsatı değerlendirip erkenden gelmiş yaşadığınız yere. Madem hayal kuruyoruz yaşadığımız yer de biraz fiyakalı olabilir diye düşündüm. Mekanımız Bodrum mu olsun Ayvalık mı olsun bilemedim. Bodrum da fiyatlar bu sene çok yüksketi o yüzden mütevazı kalarak Ayvalık’ta karar kılıyorum. Neyse efendim devam edelim. Sabah kalktınız, alel acele hastaneye gideceksiniz. Ayakta burkulunca arabayı kullanma da zor olacak tabii. Konunun en can alıcı noktasına geliyoruz haberiniz olsun. Eşinize gidiyim ben artık dediğinizde, “Dur bir arıyımda sorayım yaklaşmışlar mı?” dedi. Neyseki gelmelerine biraz daha var. Bu arada eşinizle telefon konuşması öncesinde aranızda geçen diyalokta eşiniz, “Arabayı sürebilecek misin, gelmemi istiyor musun” diye sormuş olsun. Siz de, “Yok yok gerek yok. Ben gidebilirim. Sen arkadaşlarınla ilgilen. Eğlencenize bakın” demişsin. Bu konuşmadan, eşinizin arkadaşlarına kahvaltı hazırlayıp onları memnun etme isteğinin daha fazla olduğunu hissediyorsunuz. O an, kendisinin nasıl becerikli bir eş olduğunu ispat etme isteğiniz, mutfaktaki maharetlerini, hünerlerini göstermeye odaklandığını anlamak zor olmuyor. Bu arada sen gitmek için kapıya gittiğinde, ayakkabını bağlamaya çalıştığı anda, karmaşa içindeki zihninizde bir sorgulama süreci yaşadığını fark ediyorsun. Tam bu esnada eşinizin arkadaşı, nerede olduğu ile ilgili bilgi vermek için eşinizi arıyor. Eşiniz, ayağınızdaki burkulmayı ve durumu arkadaşınıza söylerken eşiniz, “…. olur mu öyle şey, hiç gerek yok. ben evdeyim. Serhat arabayı kullanacak durumda, hadi bekliyorum” der. Ölümcül vuruş geliyorrrrr. Eşiniz, arkdaşınızın “Sen al kocanı götür hastaneye, biz bir kafede oturur bekleriz.” dediğini söyledi. Bir an için, eşiniz böyle bir tavır sergileseydi kendinizi iyileşmiş olmaktan daha iyi hissedeceğinizi düşündünüz mü? Açıkçası ben düşündüm. Tabii eşimin davranışının bu şekilde olmayılı nedeniyle, kendimi bir an önemsiz ve değersiz hissettim.

Hipotezlerim…

Sanırım birçoğumuz, erken yaşlarımızda, ailemizden ve çevremizdekilerin evliliklerle ilgili yargılarını kendi yargılarımız gibi benimsiyoruz. Özellikle kadınların, bu kodlamaya daha çok maruz kaldığını düşünüyorum. Yıllar geçtikçe kafamızda, evlenme çağına gelmiş ideal kadın ve erkeğe dair bir şablon oluşmaya başlıyoruz. İşte size evlenmeye karar vermemize neden olan hipotezlerimi aşağıda bilgilerinize sunuyorum efendim…

1- Ne zaman ki toplum içinde yalnızlaştığımızı hissediyoruz veya aile baskısına karşı gelemiyoruz veya ekonomik için 2 durum oluşabileceğini ebepler ağır basıyor veya evde kaldığımızı düşünüyoruz Y işte o zaman gözümüzü karartarak İdeal Eş rolümüze göre Evcilik Oyunu’nu oynamaya başlıyoruz. (Kadınlar kızıyor diye “ideal karı ve koca” olmak diyemedim. Oysaki kadınlar, evlendikten sonra eşlerine Koca diyebilirken, biz erkekler “Karı” deyince kıyamet kopuyor. Bu durumu “Evli Erkekleri Koruma Derneği’ne şikayet etmeyi planlıyorum. Hahahaaha)

2-Aşık oluyoruz.

Şimdi size soruyorum.

  • Siz niçin evlendiniz?
  • Şu anki ilişkinizde, içinizde biriktirdiğiniz buna benzer durumların sayısı az mı çok mu?

Bugün, dününüzden daha mutlu ve başarılı olmanızı diliyorum.

Sevgi ve Saygılarımla

Serhat ÖZDOĞAN