Bir kapının önünde durdum; çaldım açılmadı, bekledim açılmadı, tam gitmeye yeltenmiştim ki açıldı, bir Bilge gözüktü kapıda, dedi ki “yaşamın kapıları beş tanedir, bu birincisi, sabırlı olacaksın, sabırlı olmazsan kapılar açılmaz”, “tamam” dedim, “peki diğer kapıları nasıl açacağım”, “zamanı gelince açılır kapılar, ne bir gün önce ne de bir gün sonra” diye cevap verdi.
Şaşırmıştım, ama yürümeye devam ettim, uzakta bir yer gözüktü, yaklaştım, arkasında bir şey
olmayan bir kapı vardı boşluğun ortasında, yaklaşınca üzerinde bir yazı olduğunu gördüm, “çok çalışmalısın” yazıyordu, aniden ortaya çıkan başka bir Bilge “çalışmadıysan bu kapıdan geçme” dedi ve yana çekildi. “Çalıştım” diyerek devam ettim yürümeye. İleride bir bina gördüm tek katlı, etrafı çitle çevrili idi, yaklaşınca çitin kapısının kapalı olduğunu fark ettim, fakat üzerinde bir açma mekanizması yoktu, bir süre kurcaladıktan sonra böyle olmayacağını anladım ve üzerinden atladım. İçeriden açılabiliyordu sadece, kapının iç kısmında “bazı kapılar sadece içeriden açılır, mutluluk gibi” yazıyordu.
Vardım evin kapısına, “inanırsan ve istersen açılır” yazıyordu; oturdum önündeki basamağa ve düşündüm, yeterince istediğime ve inandığıma karar verdikten sonra ayağa kalktım, kapı kendiliğinden açıldı.
Evin içinde yürümeye başladım, odalardan sadece bir tanesinin kapısı kapalıydı, üzerinde bir yazı vardı, eyleme geç yazıyordu, geçtim diyerek kapının kulbunu çevirdim ve açıldı. İçeride bizim Bilge oturuyordu. Hoş geldin dedi, oyunu sevdin mi, çok sevdim , peki bütün bunlar doğru mu?
Hem doğru hem değil, aslında kapı filan yok senin ve isteklerin arasında, sadece hazır olmanı bekledik, şimdi kapılar açık, yolun açık olsun Evlat dedi.
Yolunuz açık olsun.
Sevgi ile kalın.
Mert Çuhadaroğlu